Kayıtlar

MEHMED SAİD HATİBOĞLU -

Eserde Peygamberimize Kur'an dışında vahiy gelip gelmediği konusu ele alınmış. Yazar takdim bölümünde hadis konusunun nasıl istismar edildiği konusunda kısa bilgiler verilmiş. Giriş bölümünde gaybın anlamına dair bilgiler verilmiş. Kur'an'dan ayetlerle Allah Resulu'nun vahiyleri eksiksiz bildirdiği ve vahye eklemesinin olmadığı açıklanmış. Peygamberin vahyin dışında gaybi bilgi edinme imkanına sahip olmadığı söylenmiş. Daha sonra vahyin Kur'an-ı Kerim'den mi ibaret olduğu yoksa onun dışında da Peygamber'e verilmiş vahiyler olup olmadığı konu üç kısma ayrılarak incelenmiş. İlk bölümde Kur'an-ı Kerim'de geçmişin gaybi haberleri konusu işlenmiş. Hazreti Musa ve Hazreti Yusuf kıssalarından örnekler verilmiş. İkinci ve kitapta hacim bakımından asıl yeri işgal eden kısımda Hazreti Peygamber devri gayb haberleri ele alınmış. Birçok ayet verilerek Allah Resulu'nun risalet hayatı boyunca daima ilahi talimatla hareket ettiğini iddia eden çevreler eleştiril

ASÂ İLE FELSEFE - GÜRGÜN KARAMAN

Yazar bundan önceki kitabı Çekiçle Felsefe'de geleneksel Müslüman aklın bilgi sistematiğinin eleştirisini yapmıştı. Bu kitapta ise bir direniş metodolojisi ortaya koyuyor. Kitap da önsöz yerine bir direniş çağrısıyla başlamış. Giriş bölümünde 'Musa Vuruşu' başlığı altında Pakistanlı şair Muhammed İkbal'den alıntılar yapılmış. Epistemoloji inşası bölümünde üç şahit başlığında insanın kendi benliği, başkasının benliği ve Allah'ın şahitliği konusu açıklanmış. İman, ilim, imkanlar konuları ele alınmış. Muhafazakârlığın ele alındığı bölümde bu ideolojinin batı kökenli olduğu belirtilmiş ve muhafazakârlığa sert ve haklı eleştiriler yöneltilmiş. Tekno teoloji bölümünde dinin kapitalist kültürde arz-talep seviyesine indirgenmesinin İslami ahlakı yozlaştırdığı ortaya konulmuş. Daha sonra durum tespiti yapılıp çözüm önerileri sunulmuş. Direniş sürecinin 7 ilkesi okuyucuya sunulmuş. Sonraki bölümde direniş sürecinde kullanılması gereken dilin nasıl olması gerektiği açıklanmış.

RAMAZAN KAYAN - NAMAZ ÇAĞRISI

Bu eser bildiğimiz, kulağımızın aşina olduğu bir gerçeği; namazın dinin direği olduğunu tüm yönleriyle hatırlatıyor. Ramazan Kayan, namazı müminin kişisel ve sosyal hayatını düzenleyen ve ayakta tutan ibadet olarak tanımlıyor. Namazın kişiye İslami şahsiyet ve kişilik kazandırdığını söylüyor. Namazın imanın dışa yansıyan görünümü olduğunu ve tevhid inancının eyleme dökülmüş biçimi olduğunu belirtiyor. Bundan dolayı bu ibadetin olabildiğince aleni yapılması gerektiği görüşünü okuyucuyla paylaşıyor. Allah merkezli bir yaşamın namazdan geçtiğini ve bundan dolayı İslam şehirlerinin de cami çevresinde geliştiğini dile getiriyor. Yazar namazı handiyse hürriyetle eşitliyor. Namaza başladığımızda dünyayı arkamıza bıraktığımızı; tüm putlara, tağutlara, firavunlara kıyam ettiğimizi ifade ediyor. Camide kılınan namazdan sonra dünyalık hevesler için putlar edinmememiz gerektiğini dile getiriyor. Mescidde müminlerin Allah'ın huzurunda eşit olduğunu söylüyor ve bunun kardeşlik iklimine yaptığı k

İBN TEYMİYYE - TAKVA YOLU

Teymiyye bu eserinde takva kavramı ve buna bağlı olarak rıza, sabır, Allah sevgisi gibi konuları ele almış. Kitap hacmine göre uzunca bir giriş kısmıyla başlıyor. Bu kısımda evliya, avam, havas gibi kavramların tanımları yapılıyor. Rıza, Sabır ve Tevekkül başlıklı bölümde ilk olarak 'üzüntü' konusu ele alınıyor. Üzüntünün sınırları çiziliyor ve aşırıya kaçılmaması konusunda uyarılar yapılıyor. Zühd kavramı altında Allah'ın helal kıldığı şeyleri kendilerine haram kılanlar eleştiriliyor. Günümüzde de tartışılmakta olan kader konusu ele alınıp Allah'ın işleri kulların fiilerine bağlı kıldığı açıklanıyor. Allah sevgisi konusunun işlendiği ikinci bölümde kulun Allah'a karşı sevgiyle beraber saygı ve korku beslemesi gerektiği söyleniyor. Allah'ın bazı şahıslarda ve eşyada zuhur ettiğini iddia eden hulûlcülere sert eleştiriler yöneltiliyor. Sonraki bölümde Allah sevgisi konusunda bazı grupların düşüncelerine yer veriliyor. Sûfilerin sema ile yapılan zikir gibi bazı ayi

DEMOKRASİ İSLÂM VE ÖTESİ - HÜSEYİN SARIGÜL

Yazar kitabın ilk bölümünde demokrasi kavramını ele almış. Farklı ideolojilerin demokrasiye bakış açılarından bahsetmiş. Devamında demokrasinin tarihi serüvenini anlatmış. Demokrasinin vazgeçilmez şartlarını ve zaaflarını açıklamış. İkinci bölümde İslam-devlet ilişkisi anlatılmış. Kısa bir siyer özetiyle Allah Resulu'nun hayatından kesitler verilmiş. Peygamberimizin vefatıyla başlayan  Hilafet tartışmaları, dört halife dönemi ve sonrasında hilafetin nasıl saltanata evrildiği objektif bir bakış açısıyla okuyucuya aktarılmış. Son bölümde yazar demokrasi ve İslam'ın uyuşmayacağı iddialarına cevaplar vermiş. İslamiyet'in teokratik bir yönetim biçimi dayatmadığını ve İslamiyet'te bir din adamları sınıfı bulunmadığını açıklamış. İslami siyasetin üç temel ilkesi biat, şura ve hukuk kavramlarını açıkladıktan sonra İslamiyet'e en uygun yönetim biçiminin demokrasi olduğu görüşünü ortaya koymuş. Kitabın sonunda ise İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, ilk anayasa olarak tarihe

TEKFİRDE AŞIRILIK - YUSUF EL-KARADAVÎ

Yazar bu eseri son dönemde İslam aleminde tekrar yükselişe geçen tekfircilik dalgası sonucu kendisine yöneltilen soruları yanıtlamak amacıyla kaleme almış. Önsözde Hasan El-Benna'nın "Kelimeyi şehadeti ikrar eden ve onu gereğiyle imam eden hiçbir Müslümanı bir görüş veya bir günah sebebiyle tekfir etmeyiz..." sözüne yer vermiş. Tekfirciliğin yükselişe geçmesinde: baskıcı yönetimlerin İslami yaşantıyı ve düşünceleri kısıtlaması sonucunda bilinçli ve şaffaf bir İslami hareketin ortaya çıkamaması, bazı grupların radikalleşmesi gibi durumların etkili olduğunu belirtmiş. Tekfircilik fitnesine kapılan gençlerin iyi niyetli olduğunu ve bu gençlerin kazanılması gerektiğini söylemiş. Daha sonra kendisine bu konu hakkında soru soran gençlerin mektuplarına yer vererek konuya giriş yapmış. Tekfirciliğin şiddetle değil fikirle yenilgiye uğratılacağı söylenmiş. Ardından tekfir edilmesi gereken kesimler verilmiş. Daha sonra Kur'an ve sünnete başvurularak konu sekiz bölümde ele alınm

İSLÂM VE SOSYALİZM - MÜŞİR HÜSEYİN KİDVAİ

Hintli bir Müslüman olan Müşir Hüseyin Kidvai bu çalışmasında İslam'ın sosyalist bir düzen taraftarı olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Giriş bölümünde İslam Devleti'nin sosyalizmin zirvesine ulaştığını iddia ediyor. İslam'ın tüm kanunlarının herkese karşı tarafsız bir şekilde uygulandığını dile getiriyor. İslami idare biçiminde bürokrasiye yer verilmediği söyleniyor. Tefeciliğin yasaklanmasından ve zekat kurumundan bahsediliyor. Modern sosyalizmin maddeci olduğunu; İslami sosyalizmin ise ahlaki olduğunu belirtiyor. Devamında ise Avrupa'nın maddeciliğin; Asya'nın ise ahlakiliğin beşiği olduğunu söylüyor. İslami sosyalizmin anarşiyi teşvik etmediğini ve yasakladığını açıklıyor. İslam'da Sosyalizm başlıklı bölüme Kur'an ayetleri ve hadislerle başlanıyor. Sadaka konusu işleniyor. İslam peygamberinin toplumda eşitlik ve kardeşliği sağlamaya yönelik çabalarından bahsediyor. Allah Resulü'nün güçlü bir devletin başında olmasına rağmen mütevazi hayatını sürdürdüğü